Niko Kovi
1953 doğumlu Niko Kovi Kınalıada'nın futbol yıldızlarından biriydi. Biriydi, çünkü ada futbolcu fabrikası gibi çalışıyordu. Vefa ve Beşiktaş takımlarında yıllarca oynayan Niko 16 kez milli oldu. Kınalıadalı bakkal Hristo ve ev hanımı Hrisi'nin oğlu olan yaz kış adalı Niko kendi kuşaklarının futboldaki başarısını, ""abilerinin"" Kınalıada'daki yaz maçlarına bağlıyor. Yazın lig tatile girince, dönemin pek çok yıldız futbolcusu adalardaki yazlıklarına gelirdi. Her pazar günü bu yıldızların da kadrosunda yer aldığı takımlar, Kınalada'nın Jarden denilen sahasında iddialı maçlar yapardı. Turgay Şeren, Kadri Aytaç, Lefter Küçükandonyadis, Koço Kasapoğlu bu maçların müdavimiydi. Pazar günleri maçlar sabahtan başlar akşam hava kararıncaya değin sürerdi. Niko, ""Bayram gibiydi, fiesta gibiydi bizim için"" diyor. Bu futbol fiestasını görmeye İstanbul'dan bile seyirci gelir, maç tutkunlarının iki-üç bine ulaştığı olurdu. Temmuz ayında hazırlık kampları başladığında profesyonel futbolcular gider ama turnuvalar eylül ayında okullar açılıncaya kadar devam ederdi. ""Abilerini"" izleyerek futbol aşkına kapılan Onur (Belge), Arif (Pırnal), Garo (Hamamcıyan), Hayko, Süleyman, Coşkun (Özden) gibi Kınalıada gençleri yıllarca Türkiye'nin pek çok takımında başarıyla top koşturdu. Niko da altı yıl Vefa'da,beş yıl Beşiktaş'ta oynadı ve Panathinaikos'a transfer oldu. Beş yıl Panathinaikos'ta, iki yıl da Ohri'de oynadıktan sonra futbolculuğu bıraktı. Uzun yıllar Yunanistan'da teknik direktörlük yaptıktan sonra Panathinaikos'un altyapı sorumlusu oldu. Bugün kendi deyişiyle ""150 çocuğu ve 10 takımı"" var. Niko her yıl Adaları mutlaka ziyaret ediyor ve Arif Pırnal başta olmak üzere arkadaşlarıyla buluşuyor.
Niko Kazancıoğlu
Nevzat İlter
Mustafa Kızıl
Lefter Küçükandonyadis
Efsanevi milli futbolcu, antrenör (Fenerbahçe, ACF Fiorentina, OGC Nice)
1935 yılının serin bir sonbahar günü, Büyükada'daki arsada, 8-10 yaşlarında bir grup çocuk, bez ve iple yaptıkları topun peşinde coşku içinde koşuyordu. Okul çantalarını üst üste koyarak kurdukları kaleye yaklaştığında küçük Lefter, topu ayağında fazla tutan Nuri'ye, "Pas ver, pas ver!" diye bağırdı. Nuri, topu takım arkadaşının önüne doğru yuvarladı. Lefter bir vücut çalımıyla karşısındaki oyuncuyu geçti, topu panik içindeki kalecinin bacakları arasından kaleye soktu ve "Gooool!" diye haykırdı.
1925 doğumlu Lefter Küçükandonyadis, 1941 yılında mahkeme kararıyla yaşı büyütülerek Taksimspor'a girdi. Askerlikten sonra 21 yaşında Fenerbahçe'yle anlaştı. Fenerbahçe formasıyla toplam 615 maçta 423 gol attı. 50 kez milli forma giyen ilk futbolcu oldu, yabancı takımlara 22 gol attı. 9 kez Milli Takım kaptanlığı yaptı. Fenerbahçe'den İtalya'nın ACF Fiorentina takımına transfer oldu. Bonservis ücreti alınarak yurtdışına transfer edilen ilk Türkiyeli oyuncu olan Lefter İtalya'da 1 yıl oynadıktan sonra, Fransa'nın OGC Nice takımına transfer oldu ve orada da 1 yıl oynadı. Futbol yaşamı boyunca profesyonel oyuncu olarak yer aldığı toplam 752 maçta tam 506 gol attı. Oyunculuğu 1964 yılında bıraktı, 1970 yılına kadar Türkiye ve Yunanistan'da antrenör olarak çalıştı. Zamanının çoğunu Büyükada'da geçirirdi. Büyükadalı futbol anıtı 2012 yılında vefat etti.
Koço Kondidis
Koço Kasapoğlu
Adalarda İz Bırakanlar'da kullanılan içerik: Beyoğluspor ve İstanbulspor kulüplerinin 1960'lı, 1970'li yıllardaki unutulmaz oyuncusu Koço Kasapoğlu, Büyükada çarşısında (bugünkü halıcının yerinde) berberlik yapan Niko Kasapoğlu'nun iki oğlundan küçük olanı. Ağabeyi Apostol Kasapoğlu da futbolcuydu ancak Koço çok daha ünlüydü. Koço ve Apostol babalarının dükkânında berberlik yaparken bir yandan da futbol oynuyordu. Koço küçük yaşlardan itibaren futbol becerisiyle dikkat çekti, Beyoğluspor'a girdi. Beşiktaş'ta denendi ancak anlaşamadı, ardından İstanbulspor'a girdi ve uzun yıllar takımın kaptanlığını yaptı. Fenerbahçe'nin bir Moskova deplasmanına, Lefter Küçükandonyadis uçağa binmekten hoşlanmadığı için katılamadı. Takımın yöneticileri Lefter'in yerine "konuk oyuncu" sıfatıyla Koço Kasapoğlu'nu götürdü. Büyükadalı yazar ve lokantacı Ahmet Tanrıverdi de pek çok genç gibi adanın Karanfil semtinde, bugünkü ilkokulun yerindeki sahada futbol oynardı. Aynı semtte oturan Koço, Ahmet'i çok sever, ona ağabeylik yapardı. Futbol ayakkabıları o zamanlar çok sert kösele ve deriden imal edilirdi. Koço, yeni bir futbol ayakkabısı aldığında önce Ahmet'e verir, "Al, bunları birkaç maçta giy, yumuşat!" derdi. Ahmet'in "alıştırdığı" ayakkabıları sonra kendisi kullanırdı. 1956 yılında Çekoslovakya milli maçında ay yıldızlı formayı giydi. Defalarca B milli takımda oynadı. Oynadığı takımların tüm penaltılarını atar ve hiç kaçırmazdı.
Koço’nun futbolu bıraktığı sırada, Büyükada'nın saat kuleli meydanında, bugünkü Princess Oteli'nin yerinde, Ankara Palas Oteli ve iki dükkân vardı. Biri Kaluts'un saatçi dükkânı diğeri de oyuncakçı. Koço bu oyuncakçı dükkânını devralıp işletmeye başladı. Dükkânın cazip konumu rant peşindeki bazı fırsatçıların dikkatini çekti. Türkiye'nin ünlü kişilerinden biri olmasına karşın Koço silahla tehdit edildi ve dükkânı elinden alındı. Kimseden şikâyetçi olamayan ünlü futbolcu can korkusuyla Yunanistan'a göç etti, manavlık yapmaya başladı ve uzun yıllar Türkiye'ye gelemedi. Bir kez 1999 yılında Adalar Belediye'sinin daveti ve ağırlamasıyla Büyükada'ya geldi ancak 17 Ağustos Gölcük Depremi'ne yakalandı ve panik içinde Yunanistan'a döndü. 2009 yılına değin manavlık yapan Koço şimdi emekli.